Etiketler

24 Eylül 2014 Çarşamba

Hunter x Hunter (2011): Son Değil, Yeni Bir Başlangıç

Hikaye & Çizimler: Togashi Yoshihiro
Yönetmen: Koujina Hiroshi
Tür: Aksiyon, Macera
Yapımcı Şirket: Madhouse, VAP
Açılış Şarkısı: Ono Masatoshi - departure!
Kapanış Şarkıları:
-Fear and Loathing in Las Vegas - Just Awake
-Galneryus - HUNTING FOR YOUR DREAM
-Yoshihisa Hirano - Riot
-YUZU - Reason
-YUZU - Nagareboshi Kirari
-YUZU - Hyouriittai
-Yoshihisa Hirano - Understanding
Bölüm Sayısı: 148
Kişisel Puanım: 8.5

2011 yılından beri yayınlanan 148 bölümün ardından Hunter x Hunter da dün yayınlanan son bölümüyle izleyecilere veda etti. Önceki Hunter x Hunter 1999-2001 yılları arasında yayınlanmış ve sadece 62 bölümden sonra sonlanarak fanlarını üzmüştü. 1999'daki serinin yeniden yapımı olan yeni Hunter x Hunter da öncülüyle aynı kaderi paylaşarak sona ererken arkasında seriye gönül vermiş birçok insan bıraktı. Gon'u seslendiren Han Megumi'nin yaptığı açıklamaya göre yayınlanan son bölüm Hunter x Hunter için bir son değil, tam tersine yeni bir başlangıç. Animenin kaldığı yerden mangaya devam edenler gerçekten de animenin bittiği bölümden itibaren bilinmeyen yeni bir dünyanın kapılarının aralandığını ve Dark Continent (Kara Kıta) isimli yeni bir hikayenin başladığını fark edeceklerdir. Özellikle manganın hala yayınlanmaya devam etmesi belki bir süre sonra animeye de devam edilebilir şeklinde düşünmemize ve umutlanmamıza neden oluyor. Togashi-san yavaş çizmesi ve uzun aralar vermesiyle bilinmesine rağmen umarız yakın zamanda animeye yetecek kadar bölüm yayınlamayı başarır ve yapımcı şirketler de ikinci sezonun yayınlanacağı müjdesini verirler.

Henüz izlemeyenler için kısa bir özet geçecek olursak Hunter x Hunter, 12 yaşındaki Gon Freecss'in babası gibi Hunter (Avcı) olmak isteyip avcılık sınavına girmek üzere yaşadığı adayı terk etmesiyle başlıyor. Çok çeşitli ve geniş bir alanda görev yapan avcılar, yeni yiyecekler keşfetmekten tutun da, bilinmeyen hayvan türlerinin yerini saptamak, keşfedilmemiş toprakları araştırmak, koruma olarak görev almak, ödül ve hazine avcılığı yapmak, tarihi eserleri bulmak ve yenilemek gibi farklı alanlara varana kadar çalışıp uzmanlaşabiliyorlar. Gon sınav sırasında tanıştığı Killua, Leorio ve Kurapika isimli karakterle dost olup babasını aramaya başlıyor. Her karakterin avcı olmak için farklı bir nedeni var ve serideki her arcta farklı karakterlere odaklanılarak onların hikayelerini daha derinlemesine öğreniyoruz. Serinin posterini ve konuyu görüp Hunter x Hunter'ın çocuksu bir anime olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle yanılıyorsunuz onu en baştan söyleyeyim. Ben de aynı şekilde büyük bir önyargıyla başladım bu seriye, fakat kısa süre sonra bu animenin hiç de düşündüğüm gibi olmadığını fark ettim. İşte Hunter x Hunter'ı türdaşları One Piece, Naruto ve Bleach gibi üç büyüklerden ayıran ve izlemenizi teşvik edecek önemli noktalar:

1. Shounen Gibi Değil: Öncelikle bu anime/manga tür olarak shounen diye adlandırılsa da, Hunter x Hunter'ın alışık olduğumuz shounen manga ve animelere hiç benzemediğini belirtmek isterim. İçerdiği kanlı, vahşi ve karanlık sahneler nedeniyle bir çocuğun izlemesine uygun olmayan, kesinlikle +18 yetişkin kesime hitap eden bir anime. Animedeki bazı sahnelerin sansüre maruz kaldığı ve mangaya göre daha az kan içerdiği düşünülürse dediğimi daha iyi anlayacaksınız. Özellikle Chimera Ant hikayesinde kanibalizme varan vahşet sahnelerine sıkça tanık olduk. Bu sebeple diyebiliriz ki Hunter x Hunter shounen olarak etiketlense de, seinen'e daha yakın ciddi bir anime.

2. Ana Karakterler Birbirinden Bağımsız: Seride Gon, Kurapika, Leorio ve Killua isimli dört ana karakterimiz olmasına rağmen, diğer shounen mangalardan farklı olarak bu dört ana karakter birlikte çok az görülebiliyor. One Piece ya da Bleach'e baktığımızda ana karakterlerden zaman zaman uzaklaşılsa da 2-3 bölüm sonunda bu karakterleri tekrar görme şansımız oluyor. Hunter x Hunter'da ise tam tersi ana karakterleri uzun bir müddet hiç göremediğimiz oluyor. Örneğin Kurapika ve Leorio'nun Greed Island ve özellikle Chimera Ants hikayelerinde hiç olmamaları ya da uzaktan uzağa bir sahnede gösterilmeleri bunun belki de en iyi örneği. Parça hikayeler içinde ya yalnızca Gon ve Killua ya da sadece Kurapika'ya odaklanmış bölümlerin olması Hunter x Hunter'ı diğer animelerden ayırmakta.

3. Başroller Eşit Dağıtılmamış: Shounen animeler karakter gelişimleriyle ünlüdür, fakat Hunter x Hunter'daki her ana karakter için bu durum söz konusu değil. Diğer üç ana karaktere oranla Leorio, Hunter x Hunter'da tasarlanmış en zayıf karakter belki de. Hem hikayeye çok az dahil olan hem de neredeyse sıfır karakter gelişimi gösteren Leorio'nun diğer karakterlerden farklı olarak doktor olmak istemesi dışında bir amacı yok, ilginç bir hikayesi de yok. Aptalca sinirlenmesi, güvenilir ve iyi bir dost olması dışında seriye bir katkısını göremedim. Fanları kızacak belki ama bana göre Naruto'daki Sakura gibi gereksiz bir karakter Leorio da. Belki de Togashi-san bu karakteri bilerek bu şekilde tasarladı bilemiyorum, karakter gelişimini göstermek için her serinin en başlarda böyle zayıf bir karaktere ihtiyacı vardır belki de. Bir de neden sürekli güçlü karakter görmek istiyoruz bu da ayrı bir tartışma konusu tabii:)

4. Sert Çocuklar Çok Başarılı: Hunter x Hunter'ın en büyük artısı kötü karakterlerin gerçekten çok başarılı yapılmış olması. Bu seriyi izlememdeki en önemli nedenlerden biri Hisoka, Illumi, Chrollo, Neferpitou gibi karizmatik, ilginç ve gerçekten içlerinden kötülük fışkıran karakterler. Bu karakterler hiç acımadan insanları öldürebiliyor ve hiçbir animeden alışık olmadığımız garip davranışlar sergileyebiliyorlar. Ama tüm bunlara rağmen bu karakterler aynı zamanda sevilesi tipler, en azından benim için öyle. Sadece Hisoka'yı izlemeniz bile bu nasıl bir insan, bu nasıl bir anime diye bağırmanıza neden olacaktır. Daha önce hiçbir shounen animede rastlamadığımız pedofili, sadomazoşist ve hastalıklı bir tip olan Hisoka sadece Gon'u görüp düşünerek bile erekte olabiliyor, gerisini siz düşünün artık.

5. Klişelerden Uzak: Özellikle One Piece'de yaşanan karakterlerin çoğunlukla ölmeme durumu Hunter x Hunter da yok. Karakter ölüyorsa gerçekten ölüyor, hem de acımasız bir şekilde öldürülüyor çoğu zaman. Ya da Naruto'da sıkça rastladığımız ana karakterin kaybetmeye yakın hiç bilmediğimiz değişik bir hareketini ya da kombosunu göstermesi gibi bir durum da yok Hunter x Hunter'da. Karakter önceki bölümlerde neye çalıştıysa düşmanla dövüşürken de o gösteriliyor. Karakterin umutsuz bir noktadayken kazanma durumuna geçme ihtimali de yok. Eğer yeteri kadar güçlü değilse, dövüşü kaybediyor, hatta bu süreçte kol bacak, vs. gibi uzuvlarını da yitirebiliyor. Bunun dışında hikayenin işlenişinde de çoğu zaman klişelerden uzak bir hava var, flashbacklere pek rastlanmıyor, doldurma bölümler de aynı şekilde pek yok.

6. İlginç Yan Karakterler: Çoğu kişinin Hunter x Hunter'ı sevmesindeki etken kişi Killua. Benim için de hem kendisi hem de Killua'nın ailesi bu serideki en ilginç karakterler. Ailedeki her tip ayrı ayrı çok iyi düşünülmüş ve tasarlanmış. Kiralık katil olarak görev yapan bir aile animelerde pek rastlanılan bir öğe değil, üstelik seri ilerledikçe bu ailenin çetrefilli ilişkilerine ve bir o kadar da sürprizlerle dolu özelliklerine tanıklık ediyoruz. Öğrendik artık her şeyi dediğimiz bir anda bile, Zoldyck ailesinin hiç bilmediğimiz bir ferdi çıkıveriyor bir yerlerden ve bu kişinin kız mı erkek mi olduğu bile anlaşılamıyor. Zoldyck ailesine ek olarak, Phantom Rogue'un üyesi olan her karakter de aynı şekilde ayrı ayrı ilginç tipler.

Tüm bu güzel özelliklerinin dışında Hunter x Hunter'da sevmediğim birkaç özellik de mevcut. Chimera Ants hikayesine kadar süper bir animeymiş bu diyerek yerlere göklere sığdıramadığım Hunter x Hunter, bu hikayeyle birlikte bana göre düşüşe geçti. Chimera Ants hikayesinin seriye pek uymaması ya da benim alışamamış olmam ve bu hikayedeki bölüm sayısının gereğinden fazla olması pek hoşuma gitmedi, sadece son bölümleri severek izledim. Bir de daha önce de belirttiğim gibi ana karakterlerin her zaman birlikte olmayışı, Leorio'yu sevmeyişim, Gon ve Ging arasındaki baba oğul ilişkisinin yeteri kadar iyi yansıtılmamış olması ve Gon'un teyzesi tarafından babasız büyütülmüş olmasına rağmen babasını umutla araması gibi anlam veremediğim bazı olaylar seride beğenmediğim noktalar.

Müziklerine değinecek olursak açılış şarkısı hiç değişmeden aynı kalırken, kapanış şarkılarını seri boyunca değişik isimler seslendirdi. Bunların içinde Death Note'un müziklerini de yapmış olan Yoshihisa Hirano ismi çok tanıdık. Benim kişisel favorim Fear, and Loathing in Las Vegas'ın Just Awake şarkısı oldu. Açılış ve kapanış şarkılarının dışında her arc için özel olarak yapılmış Greed Island, Phantom Rogue gibi o bölüme özgü Soundtrackler de ayrıca mevcut.

Peki manganın devamında bizi neler beklemekte acaba? (Sürpriz bozan içerebilir, animeyi/mangayı izlemeyenlerin ya da okumayanların bu kısmı okumamasını öneririm) Son bölümden zaten işaretleri çoktan verildi ama yaşadıkları dünyanın dışında da farklı dünyaların olduğunu ve Ging'in buraları keşfetmeye çıkacağını öğrendik. İlerleyen bölümlerde seride pek bahsi geçmemesine rağmen Gon'un annesiyle de karşılaşacağımızı düşünüyorum. Phantom Rouge'un lideri Chrollo, Kurapika'nın kalbine koymuş olduğu zincirden büyük ihtimalle kurtulacak, Kurapika'nın peşine düşecek. Kesinlikle Gon-Hisoka arasında yaşanan bir dövüş göreceğiz. Killua ve Gon'u son bölümde birbirlerinden ayrılırken gördük, güçlenmiş ve büyümüş olarak tekrar biraraya gelecekler. Killua kardeşi Alluka'yı korumaya çalışacak ve bu süreçte Phantom Rogue'dan çeşitli elemanlarla karşılaşacak, hatta Chrollo'nun Alluka'nın yeteneğinin peşine düşmesi bile çok olası. Gon artık babasını bulduğuna göre Chimera Ants Kite ve ekibiyle yeni bir yolculuğa çıkabilir ya da dostları Leorio ve Kurapika'nın yanına gidebilir. Seri daha da uzarsa çok ileriki bölümlerde Killua'nın Gon'un düşmanı olarak karşımıza çıkabileceğini bile düşünüyorum :)

Hazır tüm bölümler tamamlanmışken, seriyi hiç izlememiş olanlar en baştan başlayarak  bu animenin keyfini çıkarabilir, kaldıkları yerden de mangaya devam edebilirler. Eğer Naruto, Bleach, Fairy Tail tarzında laylaylom bir hikaye bekliyorsanız hazırlıklı olun karşınızda daha ciddi bir anime var ama ciddi derken de yanlış anlaşılmasın komik unsurlar da mevcut içinde. Sıkılmadan, zevkle izleyebilirsiniz.

Büyük ihtimalle bir fan tarafından çizilmiş bu resme bayıldım:)

5 yorum:

  1. Ant hikayesi aslında yeni kıtada ne tür canlılar olduğunu tanıtmak için anlatılmadı mı bize?

    YanıtlaSil
  2. Mangasına başlıçaö animesi nerde bitti ?

    YanıtlaSil
  3. Bleach de laylaylom değil ama naruto one piece fairy tail cidden laylaylom

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Öncelikle yazan kişi çok fazla kişisel görüş koymuş izlemeden önce bu yazıyı ciddiye almayın klişeler bol bol var yok degil Ana karakterlerden ise kurapika çok sıradan bir intikam adamı iken leorio cidden kendine has olmayı başaran tek karakter gon tam olarak klasik olmasa da benzerlerini gördüğümüz bir karakter killua ise neredeyse her animede olan sert çocuk havalarında takılan biri. Kötü karakterlerden ise hisoka cidden hoş ve gizemli bir kişi örümcekler ise son derece sıradan overpowered kötü karakterler topluluğu ayrıca animede örümcekler arci en kötü arc olma özelliğine sahip. karıncalari sonu hariç güzel bir arc tek kötü yani çok ama çok klişe bitmesi müzikleri arşa değiyor. Son arc ise en kısa ve en tatminkar sona sahip arc. Birde tamah adasi var müzikleri en kötü olan ark tabi bu benim fikrim tamah adası gayet güzel amacına uygun bir arc ne sıkıyor ne çok fazla bir şey anlatıyor kısaca gayet güzel bir anime

    YanıtlaSil